DOLAR

32,4245$% -0.2

EURO

34,8703% -0.67

GRAM ALTIN

2.439,17%0,13

ÇEYREK ALTIN

4.047,00%0,00

BİST100

9.915,62%2,05

BİTCOİN

2074965฿%-1.46111

ETHEREUM

102040Ξ%-0.96738

a
  • Selam Tuzla
  • TÜRKİYE HABERLERİ
  • AK PARTİ SÖZCÜSÜ ÇELİK: YÜKSEK MEŞRUİYET ZEDELENMEYE BAŞLARSA DEMOKRATİK SİYASETTEN BAHSETMEK MÜMKÜN OLMAZ

AK PARTİ SÖZCÜSÜ ÇELİK: YÜKSEK MEŞRUİYET ZEDELENMEYE BAŞLARSA DEMOKRATİK SİYASETTEN BAHSETMEK MÜMKÜN OLMAZ

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Anayasal Düzen, Yasalar ve Demokratik Olarak Ortaya Çıkmış Siyasi Meşruiyetin Bileşeninin Yüksek Meşruiyet Oluşturduğunu Belirtti.

Çelik, Parti Genel Merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı Devam Ederken Açıklamalarda Bulundu.

Toplantıda, İnsan Hakları, Ar-Ge ve Dış İlişkiler Başkanlıklarının Sunumları İle TBMM’de Yapılan Çalışmaları Değerlendireceklerini İfade Eden Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Toplantının Açılışı Öncesinde İç ve Dış Siyasete İlişkin Paylaşımda Bulunduğunu Söyledi.

Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yoğun Bir Diplomasi Trafiği İçerisinde Olduğunu, Kazakistan’ın Birliğinin, Bütünlüğünün Sağlanması ve Olayları Atlatabilmesi İçin Desteğini Sürdürdüğünü Dile Getirdi.

Kazakistanlılara Taziyelerini Sunan ve Hayatını Kaybedenlere Allah’tan Rahmet Dileyen Çelik, Kazakistan’ın Kısa Zamanda Bugünleri Atlatarak İstikrarlı Ve Güçlü Günlerine Döneceğini Temenni Ettiklerini Belirtti.

Diyarbakır Annelerine Selamlarını Gönderen, Gazetecilerin de 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü Kutlayan Çelik, Gerçeğe ve Gerçek Habere Ulaşmanın Daha da Kıymetli Hale Geldiğini Dile Getirdi. Çelik, Aralarında Anadolu Ajansı Muhabirlerinin de Bulunduğu, Daha Önce Saldırıya Uğrayan Gazetecilere Geçmiş Olsun Dileklerini İletti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bir Televizyon Programında, Hem Hükümetle Hem de AK Parti İle İlgili Gerçekle Alakası Olmayan, Bir Kısmı İftira Niteliğinde İddialarda Bulunduğunu İfade Eden Çelik, Buna TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun Gereken Cevabı Verdiğini Söyledi.

Bazı Muhalefet Partisi Temsilcilerinin Siyasette Kutuplaşmanın Artmasından Bahsettiğini Dile Getiren Çelik, Siyasette Rekabetin ve Demokratik Rejimlerde Farklı Görüşlerin Olabileceğini Belirtti.

Çelik, “Burada Başka Bir Şey Var, Bu Rekabeti, Siyasi Rekabeti Bir Siyasi Husumete Dönüştürmek, Bir Çeşit İnsanları Hedef Gösteren, Çeşitli Meslek Gruplarını Hedef Gösteren Bir Hale Getirmek Aslında Antidemokratik Eğilimleri Besliyor, Antidemokratik Siyasete Bir Gıda ve Enerji Sağlıyor.” Dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Öğretmenler Günü’nde, AK Parti’ye Destek Veren Öğretmenlerin Hedef Gösterildiği Bir Konuşma Yaptığını Belirten Çelik, “Sırf AK Parti’ye Oy Veriyorlar Diye Belli Bir Meslek Grubunu Bu Şekilde Aslında Hedef Göstermek Demokratik Düzen İçerisinde Antidemokratik Eğilimlerin Ortaya Çıkmasını Gösteren Bir Kutuplaştırma Siyasetidir.” Diye Konuştu.

Kılıçdaroğlu’nun Bir Açıklamasında da Vali ve Kaymakamları Hedef Gösterdiğini Dile Getiren Çelik, Sözlerini Şöyle Sürdürdü:

“Seçilmiş Hükümetin Emrindeki Bürokratlara, Seçilmiş Hükümetinin Talimatlarını Dinlememeleri Tavsiyesinde Bulundu. Bir Demokratik Toplum Düzeni En Önemli Vasfını Anayasal Düzenden Alır. Anayasal Düzen, Yasalar, Demokratik Olarak Ortaya Çıkmış Siyasi Meşruiyet, Bütün Bunların Bileşeni Bir Yüksek Meşruiyet Oluşturur. Eğer Bu Zedelenmeye Başlarsa Demokratik Siyasetten de Demokratik Toplum Düzeninden de Bahsetmek Mümkün Olmaz. Darbelere Karşı Olmamız, Vesayete Karşı Olmamız En Başta Millet İradesiyle Kurulan Bu Demokratik Meşruiyetin Harap Edilmesinden, İmha Edilmesinden Dolayıdır.”

“Yassıada Zihniyeti” Dediklerinde Büyük Bir Alınganlık Gösterildiğini Söyleyen Çelik, Şöyle Devam Etti:

“CHP’deki Arkadaşlarımızın Düşünmesi Gereken Şey Şu; Niçin Bu Kadar Zaman Geçmesine Rağmen, Bu Kadar Büyük Tecrübeler Edinilmesine Rağmen, Bu Kadar Bedel Ödenmesine Rağmen İnsanların Dini Değerlerine Saldırı Sizden Geliyor, Sizin Arkadaşlarınızdan Geliyor. Demokratik Düzenin Meşruiyetine Dönük Saldırının Adresi Olarak Her Zaman Siz Öne Çıkıyorsunuz. En Son Bakın Grup Başkanvekiliniz Çıktı, Çocukların Din Eğitimi Almasına Doğrudan Saldırıda Bulunan Bir Yaklaşım Ortaya Koydu. Dünyanın Her Tarafındaki Bir Uygulamanın, Pedagojik Olarak da Doğru Bir Uygulamanın Bu Şekilde Hedef Alınması, Üstelik de Bunun Bir Ortaçağ Zihniyeti Gibi Bir Aşağılamayla Birlikte Zikredilmesi Aslında İşte Bahsettiğimiz Bu Zihniyet Kodlarının Her Seferinde Ne Kadar Yol Giderse Gitsin Ne Kadar Demokratik Sosa Bulanırsa Bulansın Ne Kadar Demokratik Bir Üslubun İçerisinde Kendini Göstermeye Çalışırsa Çalışsın Aşağıdan Yukarıya Çıktığını Görüyoruz.”

Demokratik Siyasetin Geçmişte Vesayet Yoluyla Çalındığını, Bunun Şimdi “Demokrasi” Denilerek, Demokrasinin İçeriği Boşaltılarak ve Demokrasinin Kazanımları Yok Edilmeye Çalışılarak Yapıldığını Dile Getiren Çelik, Şunları Kaydetti:

“Eğer Siz Bol Bol ‘Demokrasi’ Dediğiniz Halde Terör Örgütüyle Yanaşık Düzen Durursanız, Terör Örgütünün Terör Örgütü Olmadığını Söylerseniz, ‘Biz Demokratik Siyaset Yapıyoruz Ama PKK Terör Örgütü Değil’ Derseniz İşte Demokrasi Diyerek Demokrasiyi Çalmış Olursunuz. Demokratik Düzene Karşı Bir Tutum Geliştirmiş Olursunuz. Aynı Şekilde Vatandaşın Anayasayla Teminat Altına Alınmış, Çocuklarına Din Eğitimi Verme Hakkını Gasp Etmeye Çalışırsanız, Buna Saldırırsanız Bunun Ardına Önüne Ne Kadar Çok Demokrasi Lafı Koyarsanız Koyun Yine Aynı Şeyi Çalmaya Çalışırsınız.

Dolayısıyla Biraz Daha Sağduyulu, Biraz Daha Makul, Toplumla Barışık, Toplumun Değerleriyle Barışık, Toplumu Bir Mühendislik Faaliyetiyle Şekillendirmeye Çalışmayan, Toplumun Şimdiye Kadarki Kazanımlarını Koruyan, Bu Kazanımların Daha Gelişmesine Hizmet Eden Bir Siyaset Dili Kurmanın Bu Kadar Zor Olmaması Gerekir. Eğer Niyet İyiyse, Eğer Niyet Demokratik Siyasetten Yanaysa, Eğer Niyet İnsan Haklarına Saygı Temelinde Gerçekleşiyorsa Bunlar Çok Mümkündür. Ama Biraz Yol Gidiliyor, Biraz Yol Gidildikten Sonra İlk Kritik Kavşağa Gelindiğinde Maalesef Bu Eski Zihniyet Tekrardan Kendisini Ortaya Çıkarıyor.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Devletin Güvenlik Güçlerinin Kendisini Dinlediğini” İfade Ettiğini Dile Getiren Çelik, “Bunu Yıllardır da Söylüyor. İyi Kötü Siyasi Birikimi Olan Bir Partinin, İyi Kötü Siyasette Deneyimli İnsanların Ciddi Bir Şey Söylediği Zaman Bir Evrak Koyması, Bir Belge Koyması, Bir Delil Sunması Veya Bu Kanaate Nasıl Vardığını Toplumla Ciddi Biçimde Paylaşması Gerekir.” Diye Konuştu.

Kılıçdaroğlu’nun Çeşitli Tarihlerde Ailesinin, Partisinin Ve Belediye Başkanlarının Dinlendiği Yönünde İddialarda Bulunduğunu Ancak Bununla İlgili Bir Belge Ortaya Koyamadığını Belirten Çelik, Şunları Kaydetti:

“İşte Bizim Yıkım Siyaseti Dediğimiz, Kaos Siyaseti Dediğimiz Şey Budur. Bu Arkadaşlarımız Kutuplaşmadan Bahsettikleri Zaman Asıl Kutuplaşmayı Toplumun Değerleriyle Yaşadıklarını, Toplumun Değerleriyle Kendi Kutuplaşmalarının Artık Yapısal Bir Sorun Haline Geldiğini Net Bir Şekilde Anlayıp, Bu Yapısal Sorunu Çözmeye Çalışmaları Gerekiyor.”

İkinci Bir Kutuplaştırıcı Tavrın İse Sürekli Toplumun Demokratik Kazanımlarına Saldırmak Olduğunu İfade Eden Çelik, Sözlerini Şöyle Sürdürdü:

“Bu Kazanımları Bir Gün Anlaşılıyor Ki Ellerine Fırsat Geçerse Altüst Etmek İçin Pusuda Bekleyen, Bir Şekilde Tuzak Kuran Pek Çok Sayıda Kişi Var Zaten. Bakın Bir Siyasi Tartışma Olduğu Zaman Siyasetin Tansiyonu Biraz Yükseldiği Zaman İlk Yaptıkları İş Hemen Yassıada’ya Memleketi Götüren Sürecin Diliyle Konuşmaktır. Bu Dili O Kadar Rahat, O Kadar Kolay Bir Biçimde Kullanabiliyorlar Ki Gerçekten Bu Kadar Üzerinden Tarih Geçmesine Rağmen Birilerinin, Maalesef Akılla, Makul Bir Şekilde Düşünceyle Siyaset Yapmadığını, Hala Kin ve Hesaplaşmayla Siyaset Yaptığını Görüyoruz.”

Çelik, Kin Siyasetinin Doğru Olmadığını, Demokratik Siyasetten, Makul ve Köprü Kuran Bir Dilden Herkesin Kazanacağını Vurguladı.

“KAZAKİSTAN’DAKİ DURUMU ÇOK YAKIN TAKİP EDİYORUZ”

Çelik, Kazakistan’daki Durumu Çok Yakın Takip Ettiklerini Belirterek, 2-3 Ocak’ta Başlayan 5 Ocak’ta Hükümetin İstifasıyla Sonuçlanan Olaylarda Ortaya Çıkan Tablonun Herkes İçin Üzücü Olduğunu Söyledi.

Kazakistan İle Türkiye’nin Çok Köklü İlişkilerinin Bulunduğuna İşaret Eden Çelik, Üst Düzey Ziyaretlerin Çok Verimli ve Çok Yoğun Bir Şekilde Gerçekleştiğini, Türk Devletleri Teşkilatı’nın Kurulmasının da Çok Kıymetli Olduğunu Dile Getirdi.

Çelik, “Arzumuz, Temennimiz Kazak Halkının İstediği Şekilde Kazakistan’ın Barışını, İstikrarını, Birlik Bütünlüğünü, Toprak Bütünlüğünü Koruyacak Şekilde Bu Sıkıntılı Günlerin Geride Bırakılmasıdır. Şu Nettir, Türkiye Her Zaman Dost ve Kardeş Kazakistan’ın Yanında Olacaktır, Şartlar Ne Olursa Olsun.” Diye Konuştu.

Birtakım Kara Propaganda Merkezlerinin Böyle Bir Olay Olduğunda Meseleyi Cumhurbaşkanı Erdoğan Üzerinden Okumak İçin Büyük Bir Gayret İçerisine Girdiğini Belirten Çelik, Batılı Bir Haber Ajansının, Bunu “Türk Devletleri Teşkilatı’nın Çöküşü” Olarak Nitelendirdiğini, Daha Sonra Da Birilerinin “Erdoğan, Kazakistan’da Kaybetti” Şeklinde “Dar Bakış Açılarıyla ve Küçük Akıllarıyla” Bir Yaklaşım İçine Girdiğini Aktardı. Çelik, Sözlerini Şöyle Sürdürdü:

“Kazakistan’da Kaybetmek Ya Da Kaybetmemek Gibi Türkiye’nin Bir Yaklaşımı Yok. Cumhurbaşkanımız da Kazakistan’ın Birliğini, Bütünlüğünü, Huzur İçerisinde Olmasını, Geleceğe Güvenle, Ekonomik Büyümesiyle, Toplumsal Huzuruyla Bakmasını Yine Kendi Kazanımı Olarak Görür. Birilerinin Böyle Her Olay Ortaya Çıktığında ‘Türkiye Kaybetti, Türkiye Kazandı, Erdoğan Kaybetti, Erdoğan Kazandı’ Gibi Bir Şeyi, Hem Orta Doğu’da Gördüğümüz Hem Bu Bölgelerde Gördüğümüz Kötü Bir Siyaset Alışkanlığının Ürünüdür. Bunların Çoğu da Provokatif Yaklaşımlardır.”

“PUSUDA BEKLİYORLAR”

Çelik, Son Zamanlarda Gördüğü En Trajik Haberlerden Birini Paylaşmak İstediğini Dile Getirdi. Irkçılığı, İslam Düşmanlığı, Göçmen Düşmanlığı İle Öne Çıkan, Yolsuzluk Yüzünden İstifa Etmek Zorunda Kalan Avusturya’nın Eski Başbakanı Sebastian Kurz’un Avrupa Hoşgörü ve Uzlaşma Konseyi’nin Başına Geleceğine Dair Bir Haber Bulunduğunu Aktardı.

Bütün Bir Avrupa’da Yahudileri, Müslümanları, Göçmenleri, Yabancıları, Birtakım Farklı Toplumsal Grupları Topyekun Hedef Alanın Nazi Zihniyetli Aşırı Sağcılar Olduğunu Dile Getiren Çelik, Şöyle Konuştu:

“Geçmişte Yahudilere Dönük Olarak Ortaya Koydukları Zalimane Yaklaşımları, Bugün Müslümanlara Dönük Olarak Ortaya Koymak İçin Pusuda Bekliyorlar. Dolayısıyla Avrupa’da Müslümanların, Yahudilerin, Göçmenler Üzerine Çalışan Kuruluşların Hepsinin Topyekun Güç Birliği İçerisinde, Bu Aşırı Sağcılığa Bu Nazi Anlayışına Karşı Mücadele Etmesi Gerekir. Şimdi İse Müslüman Düşmanlığı, Türkiye Düşmanlığı İle Öne Çıkmış Bir Şahsın Böyle Bir Kuruluşun Başına Gelmesi Doğrusunu Söylemek Gerekirse Avrupa’da Aşırı Sağcılara Karşı Verilecek Bu Mücadelenin İnandırıcılığını Azaltacaktır. Bu, Herkesin Beraberce Topyekun Bir Şekilde Ortaya Koyması Gereken Bir Mücadele.”

“BUNLAR, İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM PERSPEKTİFİNİ İMHA EDEN YAKLAŞIMLARDIR”

Ömer Çelik, Yerleşim Yerleri İle İlgili Olarak İsrail’de Olumsuz Gelişmelerin Devam Ettiğini Belirtti. En Son Kudüs Belediyesine Bağlı Yerel Planlama ve İmar Komitesinin 3 Bin 557 Yeni Birimin Kurulmasına Dair 5 Yerleşim Planına Onay Verdiğini Aktaran Çelik, Şöyle Devam Etti:

“Bunlar, İki Devletli Çözüm Perspektifini İmha Eden Yaklaşımlardır. Kendi İçerisinde Bir Bütün Olan Filistin Devletinin Var Olmasını Engellemeye Dönük Son Derece Radikal Adımlardır. Bunu Bir Kere Daha Kınıyoruz. Bu Yeni Yerleşim Yerine Onay Verilmesine, Birleşmiş Milletler’in Daha Güçlü Bir Ses Çıkarması Gerektiğini, Ses Çıkarmakla Kalınmaması Gerektiğini, Bunun Birtakım Hukuki Tedbirlerle Engellenmesi Gerektiğini İfade Ediyoruz. Coğrafi Bütünlüğe Haiz Bir Filistin Devletini Fiziksel Olarak İmkansız Hale Getiren Bu Yaklaşım, Oradaki Barışı da İmkansız Hale Getirecektir. Bundan da Herkes Zarar Görecektir. Biz Bu Doğrultudaki Çabalarımızı Sürdürmeye Devam Edeceğiz.”

“MEDENİYET ANLAYIŞINI SAYIN MACRON’A HEDİYE EDİYORUZ”

Ömer Çelik, Açıklamalarının Ardından Gazetecilerin Sorularını Yanıtladı.

“Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Türkiye’yi Siyasi İslam’ı Yaygınlaştırmakla Suçladı Ve ‘Avrupa Birliğine Giremez’ Dedi. Siz Bu Açıklamayı Nasıl Değerlendiriyorsunuz?” Sorusunu Çelik, Şöyle Yanıtladı:

“Sayın Macron Şunu Unutmasın, Türkiye’nin Faaliyetleri Herhangi Bir Emperyal Niyet İçermiyor. Türkiye’nin Faaliyetleri Hem Kendi Egemenlik Haklarını Korumakla İlgilidir, Hem de Bölgedeki, Yakın Coğrafyamızdaki Ülkelerle ve Çeşitli Kıtalardaki İzlediğimiz Politikalarla İlgilidir. Şimdi Burada Sorulması Gereken Soru Şudur: Sayın Macron’un Bütün Bir Dış Politika Perspektifi Niye Türkiye Karşıtlığı ve Erdoğan Karşıtlığı Üzerine Kurulmuştur? Özellikle Son Birkaç Yıldır Sayın Macron’un Bütün Bir Dış Politika Seferberliği, Erdoğan Karşıtlığı ve Türkiye Karşıtlığı Üzerine Kurulu, İkincisi Sayın Macron, Avrupa Medeniyetinin Değerlerinden Bahsediyor. O Zaman Şunu Sormak Gerekiyor, Bir Ara Size Bahsetmiştim, Yine Burada Fransız Yargısı, Fransız İstihbaratçının Hem DEAŞ İle Hem PKK İle İlişkilerini Devlet Yetkililerinin Bilgisi Dahilinde Gerçekleştiğini İddia Ederek Bir Yargı Süreci Başlattı. DEAŞ ve PKK İle Bu Şekildeki Bir İlişki Biçimi Sayın Macron’un Kafasındaki Avrupa Medeniyeti Anlayışının Neresine Yansıyor?”

Macron’un “Türkiye’nin Siyasal İslam’ı Yaymakta Olduğundan” Söz Etmesine İlişkin Çelik, “Bunu Neye Göre Söylüyor Bunu? Türkiye, Doğu Akdeniz’deki Hak ve Menfaatlerini Koruduğu Zaman Türkiye’ye İftira Atmak İçin Söylüyor. Cumhurbaşkanımız Mısır’a Gitti ve Arap Baharı Ülkelerinde Laik Devlet İlkesinin Benimsenmesi Gerektiğini Söyledi, Bir Toplumsal Barış Prensibi Olarak.” Dedi.

Fransa’da Avrupa Birliği Bayrağının Gönderden İndirildiğini Hatırlatan Çelik, Şöyle Devam Etti:

“Ne İçin? Avrupa Birliği Bayrağının Orada Asılı Olması Fransız Değerleriyle Bağdaşmıyormuş. Sayın Macron, Avrupa Birliği Bayrağını Asmayacak Bir Siyasi Kültüre Destek Vermesini, Avrupa Medeniyetinin Neresi İle Bağdaştırıyor? Buna Dair Onlarca Şey Sayabilirim. Ya Ne Yapalım Sayın Macron Bizim Medeni Bulsun Diye Doğu Akdeniz’deki Hak Ve Menfaatlerimizden Vaz Mı Geçelim? Sayın Macron’un Anladığı Tek Şey Var; Yunanistan’a ve Rum Kesimine Destek Verirseniz Medeni Oluyorsunuz. Türkiye Kendi Hak Ve Menfaatlerini Korur da Yunanistan ve Rum Kesimine Karşı Çıkarsa Medeni Olunmuyor. Bu Medeniyet Anlayışını Biraz Evvel Saydığım Sebeplerle Alt Alta Yazarak Sayın Macron’a Hediye Ediyoruz. Bunu İstediği Gibi Kullanabilir. Bunun Dünyada Hiçbir Alıcısının Olmadığını da Biliyoruz.”

Macron’un Türkiye’yi Medeni Sayması İçin Karabağ Savaşında Azerbaycan’a Destek Verilmemesi, Ermeni Saldırganlığı Karşısında Sessiz Kalınması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden Doğu Akdeniz’deki Hak ve Menfaatlerden Vazgeçmesi Gerektiğini Dile Getiren Çelik, Şunları Kaydetti:

“Biz Bunları Yapmayacağız. Ama Bizim Sayın Macron’un Bu Anlayışını Medeni Bir Siyasi Anlayış Olarak Kabul Etmemiz İçin Sayın Macron’un Hafter’e Destek Vererek Libya’da Gerçekleştirdiği Toplu Mezarlardan Özür Dilemesi Gerekiyor. ‘Fransız Sömürgesinden Önce Cezayir’de Bir Cezayir Milliyeti Yoktur’ Anlayışını Ortaya Koyduğu İçin Cezayir Halkından Özür Dilemesi Gerekiyor. Fransa Afrikası Denilen O Coğrafyadaki Bütün Suçlardan Dolayı Özür Dilemesi Gerekiyor. DEAŞ Terör Örgütüne ve PKK Terör Örgütüne Daha Önce Lafarge Denilen Bir Çimento Firmasının Şimdi de Doğrudan Fransız İstihbaratının Devlet Yetkililerinin Bilgisi Dahilinde Verdiği Destek Karşısında Teröre Verilmiş Destekten Dolayı Özür Dilemesi Gerekiyor. Biz de O Zaman Onu Medeni Sayarız. Dolayısıyla Medeniyet Anlayışını Sayın Macron’a Hediye Ediyoruz. Biz Kendi Medeniyet İlkelerimize Yol Yürümeye Devam Ediyoruz.”

Bir Gazetecinin, “TBMM Başkanımız Mustafa Şentop, ‘Milletvekillerinin Dokunulmazlığı Kaldırılsın’ Açıklaması Yaptı. Bu Konuyu Nasıl Değerlendiriyorsunuz?” Sorusu Üzerine Çelik, “Sayın Şentop, Yüce Meclisin Başkanı Olarak, Bugün Milletvekili Sıfatı Taşıyan Birisinin Bir PKK’lı Teröristle Fotoğraflarının Ortaya Çıkmasından Sonra, Yüce Meclisin Hukukunu Korumak, Asaletini, Onurunu Korumak İçin Gerekli Açıklamayı Yapmıştır. Bir Meclis Başkanı Olarak, İki Kere Gazi Olmuş Meclisin, Böyle Çirkin Bir Görüntüyle Yan Yana Gelmemesi İçin Gerekli İradeyi Ortaya Koymuştur. Sayın Meclis Başkanımızı Buradan Tebrik Ediyoruz.” Dedi.

Çelik, Dünyanın Hiçbir Demokrasisinin, Kendi Egemenlik Haklarına Saygı Duyan Hiçbir Milletin ve Devletin, Egemenliğini, Demokrasisini, Hukuk Devletini Yok Etmek İsteyen Terör Karşısında Taviz Veremeyeceğini Vurguladı.

Bu Konuda Tavizsiz Davranmak Durumunda Olunduğunu Belirten Çelik, Şöyle Devam Etti:

“Geçmişte, ‘Kürt Sorununun Önünde Siyasal Katılım Yok, Siyasal Katılım Yolları Açılsa Terör Olmazdı’ Şeklinde 10, 15, 20 Yıl Evvel Çok Güçlü Söylemler Ortaya Konuluyordu. AK Parti Dönemlerinde, AK Parti Hükümetleri Dönemlerinde Siyasal Katılımın Hukuk ve Demokratik Siyaset Zeminindeki Bütün Kanalları Açıldı. Bu Kanallar Açıldığı Zaman, Bu Şekilde Konuşanlar ve Onların Takipçileri, Demokratik Düzendeki Siyasal Katılım Kanallarını, Demokrasiyi Güçlendirecek, Silaha Ve Şiddete Karşı Çıkacak, Teröre Karşı Duracak Şekilde Mi Kullandılar, Yoksa ‘PKK Terör Örgütü Değildir’ Diyerek, Teröristlerin Heykelini Yapmaktan Bahsederek Teröre Destek Vererek Mi Kullandılar?

Doğru Yaklaşım Şuydu: Siyasal Katılım Yolları Açılmışsa, Her Meselenin Konuşulacağı, Her Meselenin Tartışılacağı Bir Platform Olarak Yüce Meclis Vardır, Bütün Meseleler Yüce Meclise Getirilir, Milletvekilleri de Bu Çerçeve İçerisinde Bu Bütün Meseleleri Konuşurlar, Tezlerini Ortaya Koyarlar, Karşı Tezleri Ve Cevapları da Dinlerler. Ama Böyle Yapılmadı, Tam Tersine Yüce Meclisin, Demokratik Düzenin Verdiği İmkanlar, Siyasal Katılma Yollarının Açık Olması, Terörün Propagandasının Demokratik Siyaset İçerisinde Yapılması Gibi Bir Şeye Dönüştürülmeye Çalışıldı. Bu Dünyanın Hiçbir Yerinde Tahammül Edilebilecek, Meşru Sayılabilecek Bir Şey Değildir.”

Dünyanın Birçok Yerinde Çözüm Süreçlerinden Bahsedildiğini Anlatan Çelik, Çözüm Süreçlerine Bakıldığında Terörün Meşrulaştırılması Ya da Milletin Demokratik Değerlerinin Herhangi Bir Kesintiye Uğratılması Gibi Bir Çözüm Sürecinin Olmadığını Söyledi.

Çelik, Şöyle Konuştu:

“Burada Çözüm Süreçleri Nasıl Gerçekleşmiştir. Terör Örgütlerinin Silah Bırakması, Siyasal Katılım Yolları Açıldığı İçin Bunları Siyasi Partilerin Konuşması Olanağı Gerçekleşmiştir. Şimdi Nerdeyse Bu İlişkinin Tersi Kurulmaya Çalışılıyor. Türkiye’de Bu Geçmiş Zaman İçerisinde Çözüm Süreciyle, Milli Birlik Ve Kardeşlik Projesi İle Bütün Bu Süreçlerde Terör Örgütlerine Silah Bıraktırmak Cumhurbaşkanımızın Tabiriyle ‘O Silahların Gömülmesi ve O Şekilde Ülkenin Terk Edilmesi’ Sonucuna Ulaşmak İçin Bu Yolları Denedi Ama Netice İtibarıyla Ne Görüldü? Aslında Terör Örgütüne Artık Siyasal Katılma Yolları Açık. Açık Olduğu İçin ‘Silah Gayrimeşrudur, Devlete Millete, Sivil İnsanlara, Polise, Askere Silah Çekmek Gayrimeşrudur’ Diyeceklerine Tam Tersine Silah Çekenleri Meşrulaştırmaya Dönük Bir Aktivasyon, Bir Siyasal Faaliyet İçerisine Girildi.”

Bunun Dünyanın Hiçbir Yerinde Maruz Görülemeyeceğini İfade Eden Çelik, “Kendisine Saygısı Olan, Egemenlik Haklarına Saygısı Olan Bir Devlet Buna Kesinlikle Müsaade Etmez, Dünyanın Hiçbir Yerinde de Buna Müsaade Edilmez.” Diye Konuştu.

Çelik, Şunları Kaydetti:

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Onayladığı Herri Batasuna Partisi İle İlgili İspanya’da Verilmiş Bir Karar Vardır. Orada, İspanya Yüksek Mahkemesinin Verdiği Karar, AİHM Tarafından Da Onaylanmıştı. Bu Karar, Terör Örgütü Üyesinin Terörist Cenazesine Katılmasından Terörü Destekleyen Bir Yürüyüşe Katılmasına Kadar Her Şeyin Gayrimeşru Olduğunu İlan Ediyor. Hatta Eğer Terör Örgütü Başka Siyasi Partileri, Grupları, Terör Örgütüne Karşı Olanları Tehdit Ediyorsa, Terör Örgütünün Uzantısı Olarak Ortaya Çıkan Partiler Buna Sesiz Kalıyorsa, Karar Bunu da Mahkum Etmiştir. Bu, Demokratik Bir Toplum Düzeninde Kabul Edilemez.

Bu Ortaya Çıkan Tablo da Nasıl Bir Çirkinlik İçinde Olunduğunu Net Bir Şekilde Gösteriyor. Milletvekili Sıfatı Taşıyan Birisinin Hiçbir Şekilde Meşru, Maruz Göremeyeceği Bir Tablo Bu. Dolayısıyla Meclis Başkanımız, Yüce Meclisin Böyle Bir Lekeyi Asla Kabul Etmeyeceğini İfade Etti. Yüce Meclisin Üzerine Düşen Vazifeyi Yerine Getireceğini İfade Etti. Yüce Meclisi, Yüce Meclisin Bir Üyesi Sıfatıyla Terörle Kirletmeye Çalışanlara Geçit Verilmeyeceği; Hukukun, Meclisin Üzerine Düşeni Yapacağını İfade Etti. Meclis Başkanımızın Yaptığı Açıklama, Yüce Meclisin Yüksek Onurunun Korunması, Demokratik Düzen İçerisinde Yüce Meclisin Saygınlığın Korunması Bakımından Son Derece Yerinde Bir Açıklamadır. Sayın Başkanı Bir Kere Daha Tebrik Ediyoruz.”

“15 TEMMUZ’DA BUNLARIN ÖLDÜRMEK İSTEDİĞİ KİŞİ SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZDI”

Bir Gazetecinin, “CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un Cumhurbaşkanına Yönelik, Özellikle FETÖ İle Mücadele Noktasında Açıklamaları Oldu. ‘Param da Onurum da Vatanıma Feda Olsun’ Dedi. Özkoç’un Açıklamalarını Nasıl Değerlendiriyorsunuz?” Sorusu Üzerine Çelik, “Buna Memleketin İhtiyacı Yok, Onlar Kendisine Kalsın.” Dedi.

Sürekli Olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Meşruiyetine Saldıran Açıklamalar Yaptıklarını, Bunu Sistematik Olarak Devam Ettirdiklerini İfade Eden Çelik, “Bu Fetullahçı Terör Örgütü’nün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Tarafından Terör Örgütü Olarak İlan Edilmesinden Sonra, Onlara Destek Verenler ‘Onlara Karşı Hükümet Haksızlık Yapıyor’, Diyen Kimdi? CHP Grup Başkanvekiliydi. Bu Terör Örgütünün Yayın Organlarına Dönük Kapatma Süreci Ortaya Konulduğunda, ‘Bağımsız Medya Kapatılıyor’ Diyerek Bunlara Göğüs Germeye, Siper Olmaya Çalışanlar Kimdi? Bu Arkadaşlarımızdı.” İfadelerini Kullandı.

Bu Tartışmanın Daha Uzun Süreceğini Söyleyen Çelik, Sözlerini Şöyle Sürdürdü:

“Keşke Hiçbir Siyasi Polemiğin Konusu Olmasaydı Bu Fetullahçı Terör Örgütü. Bu Topyekun Milletle Devlet Düşmanı Olarak Mahkum Edilerek, Sonuna Kadar Bu Mücadelenin Etrafında Bir Entegre Siyaset Herkes Tarafından Yürütülseydi. Ama Şimdi, Siz Daha Böylesine Büyük Bir Darbe Girişimini Savuşturmuşsunuz, Şehitlerimiz, Gazilerimiz Var. Buna Karşı Türkiye’yi Yönetme Sorumluluğu İçinde Birtakım Kararlar Alınmış. Buna Meşru Çerçevede Devletin Kendini, Demokrasisini Savunma Hakkı Çerçevesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Cevaz Verdiği İstisnalara Dayanarak Birtakım Tedbirler, Kararlar Alınmış. Çıkıyorsunuz, Öbürüne ‘Darbe’ Demezken Hükümetin Yaptığına ‘Darbe’ Diyorsunuz. Bu Zaten Bütün Bir Değeri Alt Üst Etmektir. Yani, Fetullahçı Terör Örgütü’ne Söyleyemediğinizi Hükümete Söylüyorsunuz.”

Darbe Girişimi Sırasında Milletin ve Devletin Büyük Bir Tehlike Geçirdiğini Belirten Çelik, “15 Temmuz Gecesi Bunların Öldürmek İstediği Kişi Sayın Cumhurbaşkanımızdı. Havaalanında İse Tankların Açarak Yol Verdiği Kişi İse Bunların Genel Başkanıydı. Şimdi Neyi Tartışıyoruz? Hiçbir Siyasetçinin Bu Duruma Düşmesini İstemem, Bir Daha da Kimse Düşmesin Diye Söylüyorum.” Dedi.

“Sen Şunun Allah’ısın, Bunun Allah’ısın” Gibi Bir Cümlenin Asla Söylenmemesi, “Allah” Kelimesinin Bu Şekilde Kullanılmaması Gerektiğini İfade Eden Çelik, “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na Karşı Bir Muhalefet Yapacaksanız, Bu Muhalefetin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı Terör Örgütü Yanlısı Gibi Sonuna Kadar Gayrimeşru, Sonuna Kadar Gayriahlaki, Hiçbir Siyasi Ahlakla Bağdaşmayan Bir Tutuma Da Savrulmaması Gerekir. Başkanımız da Bu Çerçevede Bu Çirkin Söze Karşılık Dava Hakkını Kullanan İrade Ortaya Koymuştur.” Diye Konuştu.

AK Parti’nin Karşısında Muhalefet Siyaseti Değil, “Yıkım, Yassıada Siyaseti Bulunduğunu” Söyleyen Çelik, Şöyle Devam Etti:

“Bunun Ne Olduğunu Biz Çok İyi Biliriz, Bunun Yöntemlerini Çok İyi Biliriz, Bunun Kendini Güncelleme Biçimlerini Çok İyi Tanırız. Bununla Mücadele Etmek Konusunda da Son Derece Yüksek Bir Mücadeleye Sahibiz ve Bu Mücadeleyi de Veririz. Arzu Edilen Şey Şudur. Keşke Bunları Konuşmak ve Tartışmak Zorunda Kalmasak. Keşke Karşımıza Siyasi Akılla, Gerçek Siyasi Argümanlarla, Gerçek Siyasi Üretimle Gelen Bir Muhalefet Olsun. Ama Siyaset Üretemiyorlar, Siyaset Üretiminde Ortaya Çıkan Cari Açıklarını Bu Şekilde Bir Hakaret Siyasetiyle Kapatmaya Çalışıyorlar. Siyaset Üretimi, Demokratik Siyasete Katkı Konusunda Büyük Bir Cari Açığa Sahipler. Bu Açık Giderek Büyüyor, Bunun Altında Kalıyorlar. Bu Cari Açığı Herhangi Bir Yıkım Siyasetiyle, Kaos, Yassıada Siyasetiyle Kapatmaları Mümkün Değil.”

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

COVİD-19 VAKALARI BİR HAFTADA İZMİR’DE YAKLAŞIK 5 KAT, İSTANBUL’DA 2 KATTAN FAZLA ARTTI

HIZLI YORUM YAP